#2 Ölüm Serisi


Daha önce araba kazasını denemiştik. Hadi devam edelim. Empati için ölmeniz gerekmiyor ama …

Bıçaklanma

İşten yeni çıkmıştım. Otobüse yetişmem için acele etmem gerekiyordu. Mecburen apartmanlar arasındaki dar ve karanlık sokaklardan geçen kestirme yolu seçmem gerekti.

İlk arayı döndükten sonra daha da karanlık ve köhne bir sokağa girdim. Köşeyi dönene kadar yalnızdım. Biraz ilerledikten sonra yalnız olmadığımı farkettim. Arkamdaki ayak sesi giderek yaklaşıyordu. Aceleyle gittiğim için yeterince hızlı gidiyordum zaten. O an koşmak komik geldi. Arkamdaki kişi iyice yaklaşınca seslendi. “Birader dur bakalım!” Gayri ihtiyari durup döndüm. Benden çok az uzun biriydi. Üzerindeki monttan tam anlaşılmıyordu ama benden zayıftı. Sesi sertti ama. Elinde başta anlamadığım ama sonra farkettiğim bir şey vardı. Diğer eli arkasındaydı. Biraz sert şekilde “Ne var!” dedim. “Cebinde ne varsa boşalt yoksa canın yanar süslü çocuk” dedi. Ağzı yüzü kaydı konuşurken. Adamın ne olduğu belliydi hiç riske girmemek için “peki, tamam, sakin ol, cebimde para var vereyim” dedim. Adama baktım elinde ne olduğu belli değildi ama konuşmasındaki gariplik cesaret verdi. Cebimden anahtarı yavaşça çıkarıp adamın suratına fırlattım ve arkama bakmadan koşmaya başladım. Adrenalin sardı vücudumu. Ama fazla uzun sürmedi kaçmam. Sırtımda garip bir sızı duydum. Adrenalin sayesinde devam etmeye çalıştım. Ama o sızı omurlarıma çok yakın olduğu için koşamaz hale geldim. Yuvarlanıp yere düştüm. Adama baktığımda elindeki parladı o an. Diğer elinden plastik poşet sesi geldi. Burnuna yaklaştırıp derince içine çekti. Sanki korku filmi izliyordum. Sonra üzerime atıldı. Bıçağın kabzası ile yüzüme vurmaya başladı. Sırtımdaki acıyı unutmuştum. Burnum kırıldı. Dudağım patladı. Yüzümdeki kanın sıcaklığını hissedebiliyordum. Gözlerimi kapatmıştım. Ellerimi kullanmaya çalıştım. Biraz duraksadı. Hırslı bir sesle “Sen nereye kaçıyorsun koçum? Ne oldu? üç kuruş versen boşuna koşmayacaktım.” dedi. Poşetten bir nefes daha aldı. İşte o zaman anladım. Adam madde bağımlısıydı. Tek derdi biraz paraydı. Keşke hiç kaçmadan bozukları atsaydım. Hatta ben neden savunma sanatı öğrenmedim ki dedim kendi kendime. Adam da kendi kendine sinirlenmeye devam etti. “Boşu boşuna koşturdun, boşu boşuna!” dedi. “Tamam, lütfen, cebimde para var al onu beni öldürme.” dedim. Daha da sinirlendi. Geriye doğru çekilip gövdemin çeşitli yerlerinden arka arkaya beni bıçaklamaya devam etti. Bu sırada “Bir de tavsiye veriyor velet, parayı alayım öylemi, o zaten benim, sen kimsin de benden kaçıyorsun” diyordu. Sayamadım kaç kez oldu ama her bıçaklayışında soğuk metali iç organlarımda hissediyordum. Tarif nasıl edilir ki? Ellerimle karşı koymaya çalıştıkça daha da sinirlenip koluma bıçağını savuruyordu. Bıçaktan sıçrayan kanımın üzerime düşüşünü bile hissediyordum. Bir tanesi göğüs kafesime yakın geçti. Bıçağın kemiğe sürtmesi de ayrı yakıyordu canımı. Midemin olduğu yere bir tane daha. Bu çok acı verdi. Bundan hemen önce “imdat” diye bağırdım. Acı o kadar artmıştı ki artık sesimi de çıkaramadım ve bayılmışım. Biraz kendime geldiğimde birisi gözlerime ışık tutuyor ve soruyordu “Beni duyuyor musunuz?” Mavi-kırmızı ışığın olmasından kurtulabileğimi düşündüm ama çok geçti. Sedyeye bindirmeye çalışırlarken vücudumun birçok yerinin soğuk olduğunu farkettim. Kalbim attıkça bütün sıcaklığım açık yaralarımdan çıkıyor gibiydi. Endorfin ve kortizol acılarımın dinmesine yardımcı oluyordu. Ambulansa binmeden kabul ettim. Savaşmayı çok istedim ama enerjim sıfırdı. Gözlerimi kapattım son kez.

#2 Ölüm Serisi’ için 4 yanıt

Add yours

Yorum bırakın

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın